Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Psikolojik travman, herhangi bir olası deneyimley bir ekip. Kişiyi cezae düşürülen cezaan, korkutan olaylara travma denmektedir. Travmaya vakalar yaşam olayları arasında (yangın, deprem, sel vb.), insan eğitimleri uygulamaları (taciz, eğitimler, savaşlar, vb.), örnek olay, ciddiyet (kanser vb.) ve kazatrafik, vb. iş, vb) yer almaktadır.
Son yaşanan olaylar, sel felaketleri, depremler toplum üzerinde travmatik etki yaratmıştır. Olayları bire bir kalan kişilerden birinci kişilerken, olaylardan olaylardan ve olaylardan olaylardan haberdarlar. Bu etkileşimler;
- Uykusuzluk
- Kolay irkilme
- Olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma
- Kaçınma
- Çabuk sinirlenme
- Tekrar yaşanabileceğine dair korku
- Yabancılaşma
- Olayı rahatsız edici bir biçimde sık hatırlama (flashback) görülmektedir.
Bu etkiler sıklıkla olaydan sonraki ilk günlerde görülmeye başlar ve birkaç hafta içinde kendiliğinden azalarak geçmektedir. Bunlara akut stres tepkileri denmektedir. Bazı durumlarda ise aylarca hatta yıllarca sürebilmektedir. Eğer kişi bu durumu üç aydan uzun bir süredir yaşıyorsa buna travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) denmektedir.
Bunlara ek olarak dissosiyatif belirtiler de travma sonrasında sık görülebilmektedir. Bunlar içinde kendine yabancılaşma (depersonalizasyon) ve gerçekdışılık (derealizasyon) yer almaktadır. Kendine yabancılaşma, kişinin kendi zihinsel süreçlerinden veya bedeninden koptuğu, kendisini uzaktan izliyor gibi baktığı yineleyici bir durumdur. Gerçekdışılık ise bulunduğu çevreyi gerçek dışı olarak algılamaya sebep olan, “ben neredeyim” hissi uyandıran yaşantılardır. DSM-V’e (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) göre bu durumların herhangi bir uyarıcı madde etkisinde olmadan deneyimlenmesi gerekmektedir.
Toplumda psikolojik travma yaşayan insanların sayısı çok olmasına rağmen, sadece bir kısmı TSSB teşhisi almaktadır. Bu bilgi bize bazı kişilerin bu duruma yatkın olabileceğini düşündürürken, bazı kişilerin de daha dayanıklı olabildiğini göstermektedir. Cinsiyet açısından bakacak olursak, kadınların erkeklerden 2-3 kat daha fazla etkilendiği bilinmektedir. Geçmişte başka psikolojik travmaya maruz kalmış olanlar, kendisinde ya da yakınlarınsa psikolojik rahatsızlığın bulunması travma sonrası stres bozukluğu için yatkınlık oluşturmaktadır. Kimlerin daha yatkın olacağının belirlenmesi halk sağlığı açısından önem arz etmektedir.
TSSB ile eş zamanlı farklı tanıların olması mümkündür. Bunlar arasından en sık depresyon görülmekle beraber anksiyete bozuklukları ve alkol ve madde kullanımına da oldukça sık rastlanmaktadır. Daha önce herhangi bir alanda psikolojik zorluk yaşamış kişilerin travma sonrası aynı durumu tekrar yaşaması olasıdır. Birden falza tanı ile mücadele eden kişilerin sıklıkla iş ve ekonomik hayatı etkilenmekte, tedavileri genele göre daha uzun sürebilmektedir.
Travma sonrası sık görülen bir diğer durum ise unutkanlıktır. Sıklıkla olayın en sıkıntı verici bölümü güçlükle hatırlanmakta ya da unutulmaktadır. Bu durum olayı düşünmek istememekten farklı bir durumdur. Kişi gerçekten güçlükle hatırlamakta ya da hiç hatırlamamaktadır.
TSSB’nin tedavisinde birçok yaklaşım bulunmaktadır. Özellikle ilaç tedavileri ve terapilerin etkili olduğu bilinmektedir. Travmatik olaydan her etkilenen kişi aynı belirtileri ve rahatsızlıkları yaşamadığından, herkese uygulanacak tedavi de o kişiye özel belirlenmelidir. Psikolojik tedavi ve terapiler arasında EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşlemleme) TSSB tedavisinde etkililiği kanıtlanmış yöntemlerden birisidir. Bunun yanında Bilişsel Davranışçı Terapiler ve Şema Terapi yöntemleri yine kanıtlanmış yöntemlerden bazılarıdır. Travmayı deneyimleyen kişinin durumuna, yatkınlığına göre ve klinisyenin becerisine göre hangi yöntemin kullanılacağına karar verilmektedir. Hepsinden önemlisi de terapistle kurulan bağdır. Bağ ne kadar güçlü olursa tedavi o kadar olumlu yönde ilerler.
Travma sonrası stres bozukluğu, bireyi ve çevresindekileri zorlayan ancak tedavisi olan bir bozukluktur. Travmadan etkilenmiş birçok kişi yaşadığı durumun psikolojik bir rahatsızlık olduğunu, tedavisi olduğunu bilmediği, kendi eksikliğinden kaynaklandığına inandığı, tedavi imkanlarına nasıl ulaşabileceğini bilmediği ve maddi imkanları olmadığı için tedaviye başvurmamaktadır. Bunlar aynı zamanda TSSB’nin de belirtileri arasında sayılmaktadır. Bunlara ek olarak, umutsuzluk, yardım aramaya çekinme, yaşadığı olayı hatırlamak istememe, insanlara olan güvenini kaybetme gibi durumlar iyileşmenin ve tedavinin önündeki engeller arasında görülmektedir.
Benzer durumdaki kişilerle, güvendikleri kişilerle bir araya gelmek, dertleşmek sosyal destek motorlarını geliştirmek gibi ilerlemeyi umut etmekte. Umudun da spora alışkınlığı yükseltmektedir.
TSSB tedavisi olan bir hastatur.
Klinik Psikolog
Elif LENGERLİ ÖZCAN